GAMBİA
- Attila Atasoy
- Mar 18, 2015
- 3 min read

GAMBİA
KUNTA KİNTE’NİN ÖZGÜR ÜLKESİ..
Unesco dünya mirası yolculuklarımızın Senegal’den sonraki durağı Gambia idi..Toz-toprak-sıcak eşliğindeki meşakkatli yollar,sık diyebileceğimiz asker kontrolleriyle kesiliyordu.Allahtan çok becerikli rehberimiz ALLA sayesinde bu durakları kolay aşabildik,hatta ada üzerindeki başkent BANJUL’a gidecek feribotu kırk dakika bekletebildik..Senegal’in yoksul ama onurlu,mutlu ve güzel insanlarından sonra İngiliz sömürgesi olmuş Gambia’da yüzler daha mutsuz ve sessizdi..Kunta’nın sessiz çığlığını taşıyor ve özgürlüğün bedelini razı olmuş bir yoksullukla ödüyor gibiydiler..
Her tarafından Senegal ile kuşatılmış Gambia,Afrikanın en küçük ülkesi(11300km2)..18 Şubat 1965’te bağımsızlığına kavuşmuş ülke,kansız bir ihtilalle başa geçmiş Yahya Lammeh başkanlığında bir Cumhuriyet…Gambia nehri nin iki tarafında azami genişliği 50 kmye varan bir şerit halinde sanki Senegal’in içine girmiş bir tırtıl gibi uzanıyor..Atlantik okyanusuna sahili ise 80km..Yağışsız sezon(Kasım-Mayıs)da gittiğimiz için şanslıydık çünkü sivrisinekler bu mevsimde sıtma taşımıyordu..Ayrıca sarı humma’ya karşı da aşılıydık..Geceleri serin,gündüzleri sıcak - kuru hava yerini Haziran’dan itibaren yağışlara ve nemli sıcaklara bırakacaktı..%90ı Müslüman olan ülkenin 1.800.000(birmilyon sekizyüzbin) civarındaki nüfusu,resmi dil İngilizce ile Mandinka,Wolaf,Fula yerel dillerini konuşuyor..
Sömürgeci Avrupalılar’dan önce, Sudan ve Mali krallıklarına ait olan bölgede halkın çoğunluğunu buralardan gelen MANDİNGO’lar teşkil ediyor..Altın bulmak için gelen sömürgeciler istediklerini bulamayınca esir ticaretine yöneldiler ve tarihin en büyük insanlık dramına imza attılar..Kunta Kinte’nin de hapsedildiği köle adası St.James,Unesco dünya kültür mirası listesine alınarak bir çeşit günah çıkartılmış..
Halk,Gambia nehri etrafınca uzanan ülkede ziraat ve hayvancılıkla uğraşırken,ticareti İngilizler,Suriye ve Lübnanlı azınlıklar yapıyor..Demiryolunun olmadığı,karayollarının gelişmediği ülkede ulaşım daha çok nehir yoluyla yapılıyor.
ADA’DAKİ BAŞKENT BANJUL:
Eski adıyla Bathurist Banjul adası veya St.Mary adası üzerindeki 35000(otuzbeşbin) nüfuslu şehre kuzeyden arabalı vapurla,güneyden köprü ile ulaşılıyor..Gambia nehrinin Atlas Okyanusuna açıldığı yerde bulunuyor..Arabalı vapurlar ellili yıllarda kullandıklarımızdan. Saatlerinde sürekli aksama olurken halkın sessiz yoksulluğu içinizi acıtıyor..Daha çok İngilizlerin tatil yaptığı otellerden başka Gambia milli müzesi,hükümet konağı,Yargıtay binalarının dışında doğru dürüst bina göremiyorsunuz..İki kilise ve birçok cami’nin yanı sıra Albert Pazarı turistlerin rağbet ettikleri yerlerden..
KUNTA KİNTE’NİN KÖYÜ JUFFUREH:
KÖKLER yazarı Alex Haley’in atası Kunta Kinte’nin köyü Juffureh’e yine engebeli toprak yollardan iki saatte ulaşılabiliyor..Yollarda okula giden çocuklar,kafasında yük taşıyan kadınları bolca görmek mümkün..Maraton yürümek burada hayatın parçası.Albreda yıkıntılarını geçip dünya mirası St.James adasına geçeceğiz sonra.
Köye yaklaştıkça mutlu okul çocukları,gülen renkli kıyafetli kadınlar görmek bizi şenlendiriyor.Köyden köye kmlerce yürürken eğleniyorlardı sanki..Halk burada da Senegalliler gibi resimlerinin çekilmesine kızıyor.Acaba Köle zamanlardaki damgalanma acısını mı hissediyorlar ?
Neyse köye geldiğimizde,rehberlik yapacak genç,yolun ortasında bizi bekliyordu..Muhtarlar kurulu tarafından görevlendirilmişti.Kurul dediğimiz Kunta’nın dört nesil torununun kızı ve birkaç torunu idi..Önce bizi evinin bahçesine aldılar,ziyaretimize memnun olduklarını belirterek ücretiyle sertifika dağıttılar,daha sonra diğer bir evde Kunta Kinte’nin hikayesi ve Kökler yazarı Alex Haley’in ziyareti ile anılar anlatıldı,fotoğraflar sergilendi,çekimler yapıldı.Köyün kendi organizasyonu ile gelir sağlaması konusunda katkılarımıza teşekkür ettiler..Köle zamanlarda kendi insanını Avrupalı sömürgecilere satan kendi insanlarını şikayet ettiler..Ve ‘bir daha asla’ dedikleri o zamanlara lanet ederek fakir de olsa özgürlüklerinin tadını çıkardıklarının,emekleyerek de olsa gelişeceklerinin müjdesini veriyorlardı..
ST.James Köle Adası:
Afrika köle pazarının Senegal’deki Gore adasından sonra ikinci ana durağı..O da Unesco kültür mirası olmuş..Juffureh’den 15 dk. Sonra Gambia nehri kıyısındaki Albreda’ya geliyorsunuz.Buradan özel motorlu tekneyle yarım saatte adaya varılabiliyor..Kaçmanın imkansız olduğu adalarda görevlilerden çocuk yapan kadınlar ancak kölelikten kurtulabiliyordu..Nadiren kaçabilenler ise azgın sularda boğuluyor ya da timsah ve köpek balıklarına yem oluyordu..Gemilerle Amerika ve Avrupa’ya satılan kölelerin dramını,Kunta’nın hapsedildiği hücrede fazlasıyla hissedebiliyorsunuz burada..
SENEGAMBİA:
Senegal ve Gambia ortak bir ulusal park’a imza atmışlar ve adına Senegambia demişler..Burada dünyanın en büyük doğal parklarından birinin yanı sıra Unesco dünya kültür mirası listesinde yer alan Stone Circles(daire şeklinde dizilmiş yuvarlak taşlardan oluşan grup mezar MÖ5000)lar yer alıyor..Gambia’nın ve daha çok Senegal’in topraklarından oluşuyor..Sadece minibüsün ya da cip’in sığabildiği bol zıplamalı,beyaz inekli,maymunlu toprak yollar gündüz sıcak,gece serin ve karanlık..Buralarda belki ‘beyaz zenci’ denilen Fulani kabileleri sizi konuk edebilir..
ATTİLA ATASOY
Nisan 2010




















留言